Bağımlılık Ne Demek?
"Bağımlılık" kelimesi Latince "adamak; kendini başkasına adamak" anlamlarına gelen "addicere" kelimesinden türemektedir.
Çok farklı yaklaşımlı onlarca teoriden yola çıkılarak bağımlılık tanımı yapılmıştır. Bu farklı teorileri sınıflandırmak zor olmakla birlikte, bunlar bağımlılığın davranışsal, sosyal veya biyolojik yönlerini ele alıp buna göre inşa edilmişlerdir. Buradan çıkan sonuç bağımlılığın bir biyopsikososyal fenomen olduğudur.
Yazılı bilgiye ilk ulaşabildiğimiz çağlardan itibaren, insanoğlunun ruh durumunu yükseltmek, daha keyifli, mutlu ve daha üretken hissetmek için yoğun çabalar gösterdiğini biliyoruz. Bağımlılık bir beyin hastalığıdır ve yakın tarihimizin en büyük sağlık sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu hastalıkta, bağımlı bireyin beynindeki, yapısal ve nörokimyasal değişikliklere bağlı olarak istemli madde kullanma davranışı, zorlantılı madde kullanımına dönüşür. Bağımlılığın bir sonucu olarak kişide, ciddi ruhsal ve bedensel sorunlar görülmekte olup bireysel düzeyde başlayan bu köleleşme bireyin tüm sağlığını, aile ve iş yaşamını tehlikeye düşürmekte ve toplumsal ağırlıklı birçok probleme bazen suça yol açabilmektedir. Depresyon, bipolar bozukluk, madde ve alkol kullanım bozukluğu, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, antisosyal, narsistik ve borderline (sınır) kişilik bozuklukları her türlü bağımlılığa sıklıkla eşlik eden psikiyatrik rahatsızlıklardır.
Bağımlılık bir aile hastalığı olarak da kabul edilmektedir. Bağımlı bir üyeye sahip olmak, aile için bağımlılığın tüm sonuçlarını/kayıplarını da yaşamak demektir.
Ülkemizde yapılan bilimsel çalışmalar ve narkotik kayıtları alkol ve uyuşturucu kullanımının giderek daha genç yaşlara doğru ve hızla arttığı gerçeğini ortaya koymaktadır. Buna bağlı olarak da bağımlı kişilerin sayısı giderek artmaktadır.
Bağımlı Kimdir?
Öncelikle madde kullanan herkesin "bağımlı" olma riski vardır. Daha önce de bahsedildiği gibi, bağımlılık biyo-psiko-sosyal bir hastalıktır. Kişinin alışılmış olan herhangi bir ilaç veya maddeye karşı engellenmesi imkansız psikolojik ve fizyolojik bir ihtiyaç duyması, alınan miktarın ve alınma sıklığının giderek artması, alınmadığı zaman yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması ve bu ilaç veya madde alınmadan günlük hayatın sürdürülmesinin imkansız hale gelmesidir. Bağımlılık süreklilik gösteren bir hastalıktır. Kişiyi uğradığı tüm kayıplara rağmen madde aramaya zorlar.
Bağımlılığın Altında Yatan Sebepler Nelerdir?
Bağımlılığın biyolojik, sosyal, psikolojik, davranışsal ve genetik nedenlerden kaynaklandığı bilinmektedir. Fakat nedenini tek bir etken ile açıklamak mümkün değildir. Olasılıkla birçok etken bir araya geldiğinde bağımlılık tablosu oluşmaktadır. Aile araştırmaları özellikle ikiz çalışmaları genetik ve çevresel etkenlerin önemini birbirinden ayırmamıza yardımcı olmaktadır.
Evlatlık verme tipi araştırmalarda, çocukların biyolojik anne babalarından doğumdan kısa bir süre sonra ayrıldıkları ve bir daha haberdar olmadıkları durumlarda bile bağımlılık problemi olan ebeveynlerin çocuklarında, "bağımlılık riskinde" anlamlı bir artış olduğu görülmektedir.
Genetik olarak birden fazla genin bağımlılığın gelişimine katkıda bulunduğu kabul edilmektedir. Değişik sosyal gruplarda yapılan çalışmalarda bağımlılık gelişimi için farklı sosyokültürel teoriler geliştirilmiştir. Sosyokültürel faktörlerin araştırılması ne kadar zor olsa da çevresel olayların bağımlılık gelişiminde önemli bir risk olduğunu bilmekteyiz.
Bağımlılıkta Beyinde Neler Oluyor?
Bağımlılığın gelişmesinde beynin ödül merkezi olarak bilinen ventral tegmental alan, beynin muhakeme, karar verme, dürtü denetimi gibi birçok fonksiyonlarından sorumlu frontal korteks, duyguların yönetiminden sorumlu amigdala, öğrenme ile ilişkili Nucleus Accumbens ve Striatum gibi birçok beyin bölgesinin sorumlu olduğu bilinmektedir.
Bağımlılığın her bir aşamasında beynin farklı bölgelerinde değişiklikler meydana gelmektedir. Madde kullanımı, ödül merkezinden yüksek miktarda dopamin salgılanmasına neden olur. Salgılanan bu dopamin kişinin yoğun haz almasına neden olur. Madde alımının tetiklediği dopamin salınımı, zaman içerisinde frontal kortkesi etkileyerek yanlış karar alınmasına, seçilen eylemlerin madde kullanımı yönünde olmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda dopamin, Nucleus Accumbens ve Striatum gibi beynin öğrenme ile ilgili bölgelerini de etkileyerek öğrenme yetisinin bozulmasına neden olur. Madde bağımlılığı gelişen kişilerde, yeni bilgiyi öğrenme, kaydetme ve hatırlama yetilerinde de bozukluk gelişmektedir. Bağımlılık yapan tüm uyuşturucular doğrudan ve dolaylı olarak beynin zevk alma hissini kontrol eden ve düzenleyen ağı etkilemektedir.
Bağımlılık Tanısını Nasıl Koyarız?
Bir yıl içinde aşağıdakilerden en az ikisi kendini göstermeli, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ve işlevsellikte düşmeye yol açmalıdır:
Özetlersek, kişi;
"Madde" Dendiğinde Ne Anlıyoruz?
Madde, vücuda girdiğinde ruhsal, davranışsal ve fiziksel değişikliklere neden olup, bağımlılık yapabilen, kimyasal uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerdir. Bu maddeler doğal ya da sentetik olabilir.
DSM-5’te 10 ayrı madde kümesi tanımlanmıştır:
1- Alkol
2- Kafein
3- Kenevir (esrar)
4- Halüsinojenler (LSD, meskalin, fensiklidin vb.)
5- Uçucular (tiner, benzin, gazolin, bali vb.)
6- Opiyatlar (morfin, eroin, kodein, metadon vb.)
7- Dinginleştirici, uyutucu ve kaygı gidericiler (diazepam, klorazepat vb.)
8- Uyarıcılar (amfetamin, ekstazi, kokain vb.)
9- Tütün
10- Diğer bilinmeyen maddeler
Başka Bağımlılıklar
Sonunda ödül olan her şey bağımlılık yapabilir. Davranış bağımlılıkları en az madde bağımlılıkları kadar yaşamı altüst edebilme gücüne sahiptir. Buna ek olarak bilgisayar oyunları, internet bağımlılığı, sanal alışveriş bağımlılığı, yeme, spor, seks, nikotin, kumar, şans oyunları, teknoloji, ilişki/aşk/insan, sosyal medya bağımlılığı da tedavi edilmesi gereken diğer bağımlılık türlerini oluşturmaktadır. Bu tür bağımlılıklar, davranış bağımlılıkları olarak adlandırılır.
Bağımlılık türlerinden biri de internet bağımlılığıdır. Özellikle ergen ve genç yetişkinler arasında oldukça yaygın görülmeye başlanmıştır. Ve sitedeki bir başka yazı sadece teknoloji/internet bağımlılığına ayrılmıştır.
Bahis ve kumar eskiden beri var olan bağımlılık çeşitleri iken, buna çevrimiçi bahis oynama da eklenmiştir. Kumarbazlar kaybettiklerini geri alacaklarına inanırlar. Sosyal ve maddi kayıpları arttıkça kumar oynama davranışlarını ve yalanlarla örtmeye çalışırlar. Sinirlilik ve sırlar hayatlarının vazgeçilmez parçaları olur. Kanun dışı yollara başvururlar, sahte çekler yazarlar, tasarruflarını tüketirler ve borçlanırlar. Hasta kayıplarını telafi edemeyeceğini fark eder. Ancak heyecan ve uyarılma için kumarı sürdürür. Bu hastalar genelde son aşamada ilişki problemleri ya da yasal sorunlar nedeniyle tedavi arayışına girerler.
Bağımlılık ve aşk (insan bağımlılığı) arasındaki ilişkiyi tartışmak ve aşkı bir bağımlılık olarak incelemek önemlidir. Eğer aşk bir tür bağımlılıksa onu ortaya çıkaran sebeplerin bağımlılığı ortaya çıkaranlarla aynı olması gerekir. Bu nedenle, tıpkı diğer bağımlılıklar gibi, aşkın da bir haz ve eksiklikten kaynaklanabileceğini değerlendirmek uygundur. Bağımlı olduğumuz maddenin yada aşık olduğumuz insanın bizdeki bir boşluğu doldurduğu, bir eksikliği tamamladığı için vazgeçilmez olduğu ortadadır.
Bağımlılık Riskini Artıran Faktörler Nelerdir?
Bağımlı olunca beyine neler olduğunu biliyorsak da, bağımlı olmak için kişinin kaç kez madde kullanması gerektiğini tahmin etmek mümkün değildir. Bağımlılığa giden yolda genlerin, çevrenin ve gelişim gibi faktörlerin dâhil olduğu birçok değişkenin bir kombinasyonu söz konusudur.
Bağımlılıkla İlgili Yanlış Bildiklerimiz
"Bağımlılık bir seçim ve irade sorunudur, gerçekten istenirse bırakılır. Bağımlılık kişinin zaafiyetidir ve iradesi ile çözmesi gereken bir sorundur, kişinin kendisinden başka kimsenin yardımı olmaz."
Bağımlılık bir hastalıktır. Bağımlılık beynin istemli olarak kontrol edilemeyen alanlarında oluşur. Kişinin psikolojik olarak istek duyduğunu belirtmesi bir irade sorunu ya da şımarıklık değil, hastalıktan kaynaklı beyninin verdiği bir tür alarmdır. İrade ancak maddeyi bırakma ve iyileşmeyi seçme noktasında devreye girer.
"Bir maddeye bağımlılığınız varsa herşeye bağımlılık geliştirirsiniz."
Çoklu bağımlılık sıklıkla görülen bir durum olmakla birlikte herkes için geçerli değildir. Bu durum daha çok, her bir madde ya da davranışın kişinin beyin kimyasıyla ne ölçüde eşleştiğiyle ve yaşadığı bağlamla ilgilidir.
"Bağımlılığın geni var; bu yüzden ailede varsa kişi de bağımlı olur."
Bir kişinin birinci derece akrabaları bağımlı olsa bile, bu o kişinin de bağımlı olacağı anlamına gelmez. Araştırmalara göre genlere atfedebileceğimiz pay yüksek bir oran gibi gözüksede, bağlam ve kişisel deneyimler genetik yatkınlığın aktif hale geçebilmesinde oldukça büyük bir paya sahiptir.
Bağımlılığı yalnızca genetik yanıyla ele alan bir yaklaşım; ailesinde aktif bir bağımlılık görmemiş birçok kişinin kendisinde herhangi bir yatkınlık olmadığını düşünerek sahte bir güven duygusuyla riskli deneyimlere adım atmasına ön ayak olurken, tedavi görmek isteyen birçok bağımlının da asla iyileşemeyeceğini düşünerek tedavi girişimi baltalamaktadır.
"Herkes kullanıyor, birşey olmuyor… Ben kontrol edebilirim… Benim iradem güçlüdür… Sadece zayıf bireyler bağımlı olur. İstediğim an bırakabilirim… Bağımlılık eğitimsiz, güçlü aile bağları ve ahlaki değerleri olmayan insanların sorunudur."
Bağımlılık ayrım yapmadan toplumun her kesimini içine alan bir hastalıktır. Her yaştan, her etnik yapıdan, her kültürden, her dini ve felsefi inançtan, her sosyoekonomik yapıdan insanı etkiler. Genellikle bağımlı kişiler kendi kişisel inançları, değerleri ve ahlaki anlayışlarını da ihlal edecek şekilde davranmaya eğilimlidir.
"Bir kere kullanmaktan birsey olmaz… Esrar alkolden daha zararsızdır… Esrar doğaldır, sadece bir ottur, zarar gelmez… Madde yaratıcılığı geliştirir, üretkenliği arttırır…"
Tedavi
Madde bağımlılığı ya da diğer davranış bağımlılıkları tedavi edilebilir hastalıklardır. Özellikle tedavi ilkelerini yerine getiren kişilerin, maddeyi/davranışı bırakma oranları oldukça yüksektir.
Bağımlılık tedavisi; farmakolojik yaklaşımların yanı sıra psikososyal değişkenlere dikkat edilerek uygulanacak geniş kapsamlı bir tedavi ve rehabilitasyon programı gerektirir. Bir kişinin tedaviyi kabul etmedeki gönüllülüğü, yaşam olayları, aile ilişkileri, bağımlılığın şiddeti ve komplikasyonlarına göre zamanla değişir. Bu nedenle tek bir bağımlılık tedavisi yöntemi yerine kişinin içinde bulunduğu durum (biyolojik-psikolojik-sosyolojik) özelinde tedavi programları geliştirilmelidir.
Bağımlılık İle İlgili Filmler
Kaynaklar:
1- http://www.turkiyeklinikleri.com/article/en-alkol-ve-madde-bagimliligi-47125.html
2- Bansky Art
3- http://www.yesilay.org.tr/tr/bagimlilik/madde-bagimliligi
4- http://sbu.saglik.gov.tr/Ekutuphane/kitaplar/maddebagimliligi.pdf